E-Ticaret Risk Değil Yatırımdır
Son haftayı Türkiye’nin ve balkanların en büyük sanayilerinden olan SS. Körfez sanayi sitesinde ve çeşitli fabrikalara yapmış olduğum ziyaretlerle geçirdim. İşleri tıkırında sürüp gitmekte olan orta ve üstü fabrika-işletmelerle birlikte darboğazda, sıkıntıda olan iş adamlarımızda göze çarpıyor. İşleri tıkırında olan kobiler ikiye ayrılıyor; birincisi ürettikleri veya sattıkları ürün mevcut pazarda az bulunduğu için yüksek kar marjıyla ürününü pazarlayanlar, ikincisi konularında uzman-kalifiye personeli bünyelerinde bulundurarak mevcut yerel, ulusal ve uluslar arası Pazarda kendi alanlarındaki gelişmelere ayak uydurmaya çalışan ticarethaneler.
İşlerinin ve kazançlarının azlığından yakınanlarında iki temel özelliği ön plana çıkıyor; pazardaki aşırı doluluk nedeniyle Pazar paylarını kaybetmiş olanlar, yıllardır emek sarf ettikleri sahalarında gerçekleşmiş olan teknik ve ekonomik devrimlerden eski makinelerle uğraşırken farkında olamayan yani bilerek veya farkında olmayarak pazara uygun kendilerini yenileyemeyen işletmeler. Bahse konu bu son işletme ve fabrikaların kendilerini yenilememeleri veya sektör değiştirmelerinden başka alternatif gözükmüyor. Aksi takdirde fabrikacıklarının kapılarına kilit vuracakları zaman hiçte uzak değil.
Ülkemizin %80’lik bir dilimini yansıtan küçük ve orta ölçekli mevcut sanayimiz hususunda genel yapıyı aksettirdikten sonra bu işletme sahiplerinden gelen “peki ne yapabiliriz?” sorusu üzerinde durmak istiyorum. Ülke sanayisi olarak bizim en temel sorunumuz bilgi ve teknolojiye sahip olamamak ve elimizde olmamasına rağmen bizden de çok uzakta olmayan bu cevheri elde etme gayretimizin bulunmaması. Oysaki dünyada ve buna paralel olarak ülkemizde kullanımı hızla artan iletişim teknolojileri ve internetin hızla gelişmesiyle yeni farklı bir ekonomik düzenin kurulmakta olduğu görülmektedir. Gittikçe küreselleşen dünyamızda ekonomileri birbirine entegre eden bu yeni ekonomi anlayışı e-ticaret olarak tanımlanmaktadır. 2006 yılı itibariyle OECD ve IDC gibi kuruluşlara göre elektronik ticaretin hacmi ortalama 2 trilyon dolara ulaşmıştır. Özellikle bir şeyler üretme gayreti içerisinde olan küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından büro açmak, distribütör bulmak, bağlantı kurmak, reklam vb maliyeti yüksek geleneksel pazarlama olanaklarına sahip olmayan kobiler için milyonlarca kişi veya kuruma ulaşabilme e-ticaretle mümkün hale gelmektedir. Bu itibarla bu teknolojik imkandan faydalanılmadan geçen her bir gün ticari anlamda Pazar ve nakit kaybı anlamına gelmektedir.
Günümüzde internetin ortaya çıktığı zamanla kıyaslanamayacak kadar ucuzlayan bu teknoloji ufak bir gayretle elde edebileceğimiz bir imkân olup, şirketimiz veya fabrikamızın gelişimi açısından hayatiyet arz etmektedir. Buna rağmen KOBİ’lerin e-ticaret olanaklarından yararlanma oranları özellikle Finlandiya, İtalya, İngiltere, İsveç gibi ülkelerde çok yüksek boyutlarda iken ülkemizde web ve ilgili teknolojileri kullanarak ürettiklerini satan KOBİ örnekleri oldukça düşüktür. Firmanızın web sitesini veya e-mağazasını açmaya karar veren firmalarımızın bin bir güçlükle kazandıkları paralarını israf etmemeleri açısından şu konulara dikkat etmeleri gerekmektedir: yaptıracağınız tasarımda hedef kitle belirlenmeli, ilgili tasarım kurumsal yapınızı aksettirmelidir. Ayrıca tasarım aşamasında yavaş ve emin adımlarla ilerleyin. “Site Hazırlanmaktadır” yada çalışmayan banner’lar ile işe başlamayın. Bu konuda kendinizde çalışabileceğiniz gibi profesyonellerinde yardımını almalısınız. E-Ticaret konusunda sizlere sunmam gereken bilgiler bana ayrılan bu kısacık sütunda anlatabileceğimden çok fazla. Amacım bu konuda sizin zihninizde ufakta olsa bir soru işareti bırakma, oldukça geri kaldığımız bu trendte çok fazla vakit kaybetmeden yer almanıza dair bir düşünce oluşturabilmek. Umarım “e-ticaret?” sorusu sizi meşgul etmeye başlar….