Bana göre internet asrın değil tüm zamanların en önemli buluşu. Sayesinde uzaklar yakın oldu, bilgiye ulaşmak çocuk oyuncağı haline geldi. Hükümetler, rejimler internetle yıkılır oldu. Bildiğimiz terörden daha etkilisi siber terör vasıtasıyla gerçekleşmekte artık. Ekonomi büyük ölçüde internet üzerinden dönüyor ve yakın gelecekte ekonomi tamamen internet veya intranet üzerinden kontrol edilebilecek. İnternetin hayatımızdaki yeri göz önünde bulundurulursa siber dünyanın geleceği konusunda fikir yürütmek için gelecekçi (fütürist)olmaya gerek yok.
Maddi dünyamızın yükselen yıldızı tartışmasız internettir. Aklı başında hiç kimsenin karşı çıkmayacağı bu olgu elbette doğrudur. Ya manevi – ruh dünyamız. Madde ve mana insan için çift kanat gibi. Biri olmadan diğeri bir anlam ifade etmiyor. Hangisine sahip olursanız olun tek kanatlı kuş gibi uçamıyorsunuz.
Bizim gibi namahrem dürtülerin, kötülük ve çirkefin toplum baskısıyla engellendiği ülkelerde nefis için internet bir özgürlük yolu adeta. İnternet kullanıcıları sınır tanımıyor bu dünyada. Ayıp, günah, kanun dışı gibi engeller yok maalesef klavyenin tuşlarında. Kimsenin başına denetmen, polis vs. de dikemiyorsunuz. Ruhunuzdaki hafif gevşeme günaha sevk ettiriyor sizi. Üstat Bediüzzaman “Her günah içerisinde küfre giden bir yol var” diye söyler. Bekçisiz sanal dünya da bir sütün gibi dim dik ayakta duramayacak ruhun halini varın siz düşünün.
İnternetin faydalarına diyecek yok, peki olası zararları nelerdir?
Bireyi, aileyi ve bunların bütünü olan toplumu ahlak ayakta tutar. Oysa internette yapılan günlük aramaların dörtte biri –ki 2011 verilerine göre günlük 68.000.000 (altmış sekiz milyon) arama gayri ahlaki kelimeler içermektedir. Saniyede 30000 ahlaksız kelimenin arandığı internette, aramaların % 25 i sex kelimesi içermektedir. İlgili aramalarda günde 120.000 civarı arama cinsel açıdan çocuk istismarı içeren kelimeler barındırmaktadır. Ülkemizi bir kenara koyalım, dünyada her dört kişiden birisi internet hastalığına bulaşmış durumdadır. Kanaatimce toplumsal moral değerlerin ve baskının yoğun hissedildiği ülkeler bu ortalamayı en fazla yükselten ülkelerdir.
Ruh dünyamızı sürekli erozyona uğratan ve rabbimizle aramızda setlerin oluşmasına yol açan bu durum toplum içerisinde nice babasız çocuklar, güdük nesiller meydana getirmektedir. Üstelik bu sitelerin girişlerinde 18 yaşından küçük olanların girmesi yasaktır yazarak sanki 18 yaş üzeri kişilerin sitelerdeki çirkefliği görmeleri normalmiş havası estirilmektedir. Ayrıca internetin zararları konulu yazılarda sadece çocukların gayri ahlaki handikaba kapılmalarından bahsedilmekte ve toplumu yönlendiren büyüklerin içinde bulundukları içler acısı durum göz ardı edilmektedir. İnternette yer alan toplam içeriğin 2010 verilerine göre % 37 sini ahlak dışı içeriğin oluşturduğu göz önüne alınırsa durumun ciddiyeti daha iyi algılanacaktır.
Modern toplumun (!) konuya yaklaşımı ise 5 milyar dolar hacme ulaşan ve saniyede 3000 $ harcanan bu bataklığın büyük bir endüstri olduğunu vurgulamaktan başka bir şey değildir.
Gözle görülen müstehcenlik çocuk büyük ayırt etmeksizin; Kalbi karartır, İnsanının rabbiyle olan iletişimini koparır, unutkanlığa sebep olur, insanın kendisine – iradesine karşı güvenini azaltır, haya damarının çatlamasına sebep olur, zinaya atılan ilk adımdır, ailelerin bozulmasına sebep olur, çocuklarımızın arsız – namussuz olmasına yol açar……
Elbette İnternetin zararları bundan ibaret değil. İlerleyen yazılarımızda klavyemiz elverdikçe nasipse diğer zararlara detaylı değineceğiz.
İnternetin yol açtığı bu ahlak erozyonundan nasıl korunabiliriz?
Türkiye’de 35 milyon internet kullanıcısı ortalama günde 1-2 saat kadar internet başında zaman geçirmektedir. Benim gibi işi internet olanlar ise günde ortalama 10-12 saat internetle doğrudan veya dolaylı baş başa kalmaktalar. Yukarıda vurguladığımız veriler ışığında bu durum sürekli gayri ahlaki taarruz altında olduğumuzu göstermektedir.
Yaşanan bu vahim tabloyu 2 yolla tamir edebiliriz;
Ortama dair tedbirler: Evimizde veya işyerimizde interneti mümkün oldukça açık ortamlarda kullanmalı veya kullandırmalıyız. Bilgisayarı evde salona – oturma odasına daha doğrusu en fazla kullanılan odamıza koymalıyız. Bilgisayarın monitör yönünü iş yerimizde veya evimizde gözükecek şekilde ortamı tasarlamalıyız. Bilgisayar veya hat üzerinde filtre programı yüklemeliyiz. Anne babalar bilgisayar konusunda bilgisiz olabilirler fakat kesinlikle ilgisiz olmamalıdırlar. Bunun altını çiziyorum çocuğunuzun – eşinizin – bin bir ipsizin- uğursuzun, müstehcenliğin kontrolsüz kol gezdiği bir mahalleye tek başına gitmesiyle internette yalnız kalması aynıdır. Lisanslı tam sürüm bir anti virüs kullanmalıyız. Bilgisayarın yanına – yakınlarına bizi günahtan alıkoyacak bir yazı koyabiliriz.
Yaşantıya dair tedbirler: Din eğitimi ahlakın gelişimi açısından önemli bir yere sahiptir. Siz her insanın yanına bir bekçi koyamayabilirsiniz. Fakat başta kendi kalbinizi ve daha sonra eşinizin çocuklarınızın kalbini Allah sevgisi ve korkusuyla doldurabilirsiniz. Bu konuda dinin ortaya koyduğu çizgi apaçık ve sabittir. Kuranı kerimde -“İnanmış erkek ve kadınlar gözlerini harama bakmasınlar kapatsınlar” (Nur Sûresi :31) diye buyrulmuştur. İnsanlığın iftihar tablosu “Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle” diye buyurmuştur. Yine söz sultanı; “Hayâ hayır getirir” (R. Salihın : 685),Utanmıyorsan dilediğini yap” (Tecrid-i Sarih : 2002),“Hayâ imandandır” (Seçme Hadis : 68), “Fuhuş bir şeyde bulunursa, onu mutlaka çirkinleştirir; hayâ bir şeyde bulunursa, onu mutlaka güzelleştirir. (Age:71),“Allah, bir kulu helâk etmek istediği zaman ondan utanma duygusunu alır. Hayâ ondan alınınca onu fenâ bir insan bulursun” (Age : 72),“Hayâ ile iman bir arada bulunur. Biri giderse diğeri de gider” (Age : 76) Din insanı günahtan alıkoyacak en iyi paratonerdir.
Zamanımızı faydalı meşguliyetlere sarf etmeliyiz. Bir spor dalıyla ilgilenmek, sinemaya tiyatroya gitmek, güzel bir kitap okumak, dostlarımızı ziyaret etmek vb. güzel hasletlerle hayatımızı süsleyebiliriz.
Mümkün mertebe yalnız kalmamalıyız. İnternet başına oturmadan önce elden geldikçe özellikle küçük abdest ihtiyacını gidermek gerekmektedir.
Anne babalar, toplumda önde gelen büyüklerimiz evlik çağına gelmiş olup aile maişetini sağlayabilecek gençleri biran önce evlendirmelidir – evlenmelerine vesile olmalıdır.
Eskiler hayasıza “Ar damarı çatlamış” derler. Ar damarımızı çatlatmayalım. Tedavisi kanserden daha zordur.
Gelecek yazımızda İnternetin maddi zararları konusunu irdelemeye çalışacağız.